
Reaktif Gıdalara Bağımlılık
Belli başlı gıda türlerine aşırı reaksiyon gösteren bireyler genellikle bu gıda türlerine aşererler. İntolerans testi ile tespit ve tedavi edilebilir.
Bağımlılığa dair mekanizmalar tam olarak netlik kazanmasa da, en iddialısı midemdeki kısmi sindirimi ardından, protein (kazein ya da gluten) moleküllerinin peptitler diye bilinen bir formda bulunuyor olmasıdır.
Bunların ince bardakta daha da parçalanması gerekir. Ne var ki bağırsaktaki sindirim bozulursa ve bağırsak duvarı hasar görürse, peptitler kan dolaşımına girerler. Bu peptitler ya da ekzorfinler (kazomorfinler ve gluteomorfinler) vücudun doğal ağrı kesicilerini, endorfinleri ve de opiat ilaçları (morfin gibi) andırırlar. Bu nedenle, kan beyin bariyerini aştıklarında ‘keyif almaya’ yol açarlar. Bu duygu bağımlılık yapar.
Randolf ve Mackarnes tarafından ayrı ayrı sunulan ikinci bir olası mekanizma, Alerjenlere maruziyetin keyif verici şekilde adrenalin salınımına yol açmasıdır. Bu yüzden, bir alerjeni sindirme izin hemen ardından kendimizi uyarılmış, atik ve aktif hissederiz. Bu mekanizma proteinler haricindeki Alerjenlere karşı olan bağımlılıklardan da sorumluyken ekzorfinler in üretimi yalnızca süt ve gluten sindirimi in ardından oluşur.
Üçüncü bir olası mekanizma da gerekli besin öğelerinin seviyeleri düşük olduğunda vücut yeterli serotonin sentezi yapmayacaktır bu da vücudun karbonhidrat isteğinin artmasına neden olacaktır.
Serotonin bir anti-depresan nörotransmitterdir.
Dördüncü olarak, kriz şeklindeki açlık ve bağımlılık, hedef gıdadaki besin öğelerinin eksikliğine bağlı olabilir.
Tükettiğimiz gıda semptomlara yol açsa da, içindeki besin öğeleri için onu tüketmeye devam ederiz.
Gıda intolerans testleri, vitamin mineral eksikliği taraması ile tespitedilebilir.
Biyorezonans terapisi ile düzeltilebilir.